30 Eylül 2016 Cuma

Soğukkanlı

Şu pencereden atlasam ne değişecek. Düzelicek mi her şey. Peki ya ölüm beni koynuna alıcak mı? Yoksa o da diğerleri gibi atıcak mı. Bakın şu ayaklarıma kadar olan çaresizliğe. Bu köşeden çıkıp gelse kurtaracak mı beni. Geçen arabalara ne demeli fark etmiyorlar mı pencereden aşağı sarkan bir kızı. Atlasam kurtulur muyum her şey başa mı sarar tekrar. Yoksa ölür müyüm istediğim gibi,sıyrılmak için dertlerden. Ya bu kafamdakilere ne demeli. Bitirirler mi düşünmeyi. Yoo hayır vazgeçmek bu olamaz. Bu kadar basit olamaz. Ama oluyormuş demek ki. Bu çatışmalar biticek mi atlayınca yoksa sadece kafamı çarpıp bayılır mıyım. Ya da filmlerdeki gibi arkamdan biri gelir,kurtarır beni. Evet bakıyorum aşağıya. Toprak var, ölmüş bitkiler ve beton. Hangisine çarparsam ölürdüm. Acaba ben gibi biri atladı da ondan mı ölü bu bitkiler. Orda durmuş bana bakıyorlar yapma dercesine. Ne olurdu bende bitki olsam. Bende baksam benden sonrakilere. Ya şu toprağa ne demeli. Bana düşsende ölmezsin gibi inadına sinir bozucu duruyor. Beton hiç konuşmuyor zaten. O hayata küsmüş. Bana düşenler hep öldü der gibi soğukkanlı bakıyor. Yada buradan direk uçarak gitsem olmaz mı. Kocaman bir kuş ağzına alıp götürse. Hayır sırtına istemiyorum klişe olurdu. Ağzına alsın beni dişleri batsın acıtsın canımı. Cezam o olsun. Ama ben kararımı verdim. Beton gibi soğukkanlı olucam. 

10 Ağustos 2016 Çarşamba

Tükenmek

Umutlar tükendi,fikirler tükendi. Bir gemi tükendi yalnızlığında,bir liman tükendi gemisizlikten. Bir bekleyiş tükendi çaresizce, hisler tükendi hayata benzer. Tükendi diyorum ama neydi tükenmek? Bir kadının sevdiği adamı başkasının yanında görmek mi? Sevdiği rujun kırılması mıydı? Çok sevdiği tişörtü başkasının üstünde görmek mi? Sevdiği erkek tarafından aldatılmak mı? Hayır hiç biri değildi tükenmek. Hayalini kurduğun adamın o hayalleri kendi elleriyle yıkmasıydı. O hayalleri adamın aldatmasıdır tükenmek. Bir kadın ancak umudu bittiğinde hisleri güveni bittiğinde tükenir. Sen hiç gülen ama tükenmiş bir kadın gördün mü? Gördün tabii değil mi işte onlar tam körü körüne her şeyinden vazgeçti. Kendinden bile. O yüzden gülüyor. İnsanlar rahat bıraksın artık diye. İyi olduğunu göstermeye çalıştığı için kendisinin bile inanmadığı o yalana,o maskeye inandırmaya çalıştığı için gülmeye çalışıyor. Ahh ama bir de sor ona. Neydi tükenmek diye. Neden tükendin diye. Merak et de sor. Seni ne bu kadar güldürüyor diye. “Umutlar.. Güven duygusunu yitirmek.. Nefes aldığı, aynı şehrimde olduğu halde görememek ve en önemlisi de gelmeyeceğini bildiğin halde beklemek.”


30 Temmuz 2016 Cumartesi

Acımasız Dünya

Hayat çok acımasız. Sanki benimle alay ediyor. Ya da ağlamamdan çok memnun. Neden istenmediğimiz yerde duruyoruz. Bunu fark ede ede hala kendimi sevdirmeye çalışıyoruz. Yazık bize de yazık. Hayat lütfen artık bırak beni. Ağlamak istemiyorum. Şuan gülüyor musun? Mutlu musun? Nasıl birşeysin sen ya niye bu kadar vicdansızsın. Hiç mi sızlamıyor için. Neden diğerlerine acıyıp onlara iyilik yapıyorsun da bana böyle acımasızsın. Ben sana ne yaptım. Bu kadar ağlamayı hak edicek ne yaptım. Özür dilerim her ne yaptıysam ama artık banada gül lütfen. İhtiyacım olan insanlar bana düşmanken neden onlara muhtacım. Gözlerim acıyor. Bir gün daha ağlamak için geceyi bekledim. Şu pencereden biri gelsin götürsün beni. Valla neden diye sormam. Nereye diye de. Sadece beni götürsün. Alsın çeksin kolumdan. Bu kadar sevgiye muhtaçken neden herkes benden uzak. Ey hayat sana diyorum! Eğleniyor musun bari. Bir kere ya bir kere biri bir insan beni sevsin istedim. Her hangi bir insan. Sevdiğim erkeği bile geçtim. Sadece bir insan. İnsanı da geçtim. Sen sevsene beni. Acı bana bunları yaşatma izin verme. Diğerlerinden ne eksiğim var. Bana bu acıları yaşatma lütfen.

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Onlar bilmez

Bir limana sığındım. Beni alıkoyan dengesiz biri yapan bir liman. Fırtınasız,sakin,ferahlatıcı ve aydınlık. Sadece denizi tuzlu ve yakıcı. Onu anlayamadım. Böylesine güzel bir limanın denizi neden yakıcı. Kokusu beni sarsıyor her nefes alışımda. Bir bulut geliyor bulutsuz gökyüzüne. Sadece ufacık bir bulut. Limana bir şey söylemiyorum. Bir tane daha bulut geliyor ve birleşiyorlar. Hala ufacık bir bulut oluyor. Liman sessiz. Bulut geçen saatlerce büyüyor. Korkuyorum. Sığındığım yerden korkmaya başladım. Bulut büyümeye devam ediyor. Yüzüme bir iki damla su geliyor. Aldırmıyorum. Denizin kokusu artmaya başladı. İçime kötü bir his ve pişmanlık doluyor. Başım dönmeye başladı. Bulut yeterince büyüdü. Birden o aydınlık güzel hava yerini koyu rengine bırakıyor. Bulutdan birşeyler düşmeye başladı. Hayır yağmur değil bu. Ben gittikçe yerimi sinirli halime bırakıyorum ve benliğimden kopuyorum. Bulutdan düşen damlalar benim gözyaşım. Hava ise içimi kaplayan pişmanlık. Limana artık sığınamıyorum. Benliğim beni kabul etmiyor. Kendimi koruyamıyorum. Her yer yıkılıyor. Mutluluk en derinime saklandı. Gittikçe kötüleşen hislerim gökyüzünü mahvediyor,gökyüzü de limanı yıkıyor. Anladım, deniz benim gözyaşlarımla oluşmuş. Artık güvenmediğim limandan kurtulmak istiyorum. Denize bakıyorum. Beni çağırıyor. İçimi kaplayan sinir beni denize götürüyor. Ve kendi benliğim artık beni yok ediyor.

24 Temmuz 2016 Pazar

Köprü..

Sarhoşum. Hayır içtiğimden değil seni sevdiğimden. Bir köprü iki ucunda da inatçı iki duygu. Biri mantık diğeri aşk. İkisi de benim duygularım. Aslında ikisi de benim ama o köprüden birinin geçmesine izin vermem gerek. İkisi de düşüncelerimi taşıyan taşıt. Biri diğerini ezmek zorunda. Arada kalmak beni daha fazla öldürüyor. Benliğimden alıkoyuyor. Araya biri daha geliyor. Gözyaşı. Ve beni seçim yapmadan kurtararak,kaçırarak uçurup götürüyor. Uzaklara çok uzaklara.. Köprü olmayan yerlere. Kurtuldum diyorum tabi ıslanıyorum ama umrumda olmuyor güçleniyorum. Her ıslanışta daha fazla güçleniyorum. Ve farklı bir yerde farklı hava da yürümeye başlıyorum. Koşuyorum bazen. Islanıyorum tekrar hayır bu gözyaşı değil. Bu yeni havanın bana sürprizi. Fırtına oluyor. Hiç bir şey görmüyorum. Bu sefer yolumu görmeden yürüyorum,koşuyorum. Kurtulmak istercesine. Sonunda fırtına diniyor. Gözlerim kapalı. Ama tanıdık hava,tanıdık koku. Açmak istemiyorum gözlerimi. Ve açıyorum. Karşımda yine o tanıdık,ikilem,çaresizlik köprü. Ne yapıp edip beni karşılıyor,buluyor. Kurtulmak imkansız.

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Beni Affet..

Ben seni sevdiğim zaman bu şehirde,
Yağmurlar yağardı.
Anlamıyorum anlamıyorum ve anlamıyorum. Ben de mi sorun var çözemedim. Hani mutluyduk her şey yoluna girmişti umutsuz olmayacaktık. Noldu şimdi bize? Ne değişti sadece istediğimize kavuştuk ama ben onsuz daha mutluydum sanki. Daha az sorunum vardı gibi. Bazen demekki kavuşmayınca daha mutlu oluyomuşuz. Bazen de kavuşunca ama bana olumlu olanı denk gelmez. Güzel de değilim çirkin şansım nerde? Verin bana onu yeter güldüm eğlendim delirdim ama tamam herkesin sabrı var ama dimi. Bence çirkin şansı diye birşey yok. Olsaydı bende olurdu emin olun. Bence güzel insanların şansı var. Oh fotoğrafta alnımdaki sivilceler çıkmıyo dersin ertesi gün yanağında kocaman bi sivilce çıkar gibi hayat. Sanki bi yerden verirken bi yerden alıyo gibi ama yok yok değil o zaman güzeller hem güzeller hem herkes peşinde koşuyo yani gerçek sevenler. Ama onların negatif olan hayatın aldığı taraf içleri kötüdür. Ama bizim güzellik yok biz peşlerinde koşuyoruz ama içimiz iyi. Varsın  olmasın içimiz olsun be. Elbet bizimde olur.(sanırım) Beklemek de yoruyo insanı. Bekle bekle bekle nereye kadar. Zaman geçiyor ve her geçen gün bekleme hislerim ona karşı olanlar azalıyor. "Bir umutsuzluğa kapılırsın ve iki cümlesiyle umut bağlayan biri çıkar karşına." Böyle derler ama ben yaşamadan bu sözü savunmuycam.

8 Temmuz 2016 Cuma

Sezen Aksu'nun aşık olduğu adam kimdir?

Evet benim gibi bir çok kişinin aklına takılan, aklına gelen  merak uyandıran bir konu olduğunu düşünüyorum. Ben bildiğim için size anlatmak istedim. Sezen Aksu bir gu bi gazinoya gider. Bir genç sanatçı şarkı söylemektedir yani şimdiki ünlü sanatçımız Yıldız Tilbedir. Sezen Aksu bu genç sanatçının sesini çok beğenir ve onu yanına alır. Bu arada Sezen Aksu işte o çok sevdiği onun için şarkılar yazdığı adamla birlikte evde kalmaktadır bu adam Uzay Heparı'dir. Minik serçe ile Uzay'ın arasında büyük aşk vardır. Bu genç sanatçı yani Yıldız Tilbe de Sezen Aksu ile birlikte yaşar. Ve Sezen Aksu onları bir gün uygun olmayan bir biçimde yakalar. Bir tarafta aşkından öldüğü sevgilisi diğer tarafta kendi elleriyle tanıştırdığı ve eğittiği öğrencisi. Bu olayı Yıldız Tilbe, minik serçe onları bastığını değil bizzat kendisinin minik serçeye anlattığını, söylediğini söylemektedir. Uzay Heparı ise 1994 (24 yaşında) yılında trafik kazasında hayatını kaybeder. Evet arkadaşlar sizce de çok acıklı bir hikaye değil mi? Bence her iki taraf için de düşünmek gerekir.